hesabın var mı? giriş yap

  • “yaşar gibi yapmaktan, özlemez gibi yapmaktan, iyiymiş gibi yapmaktan, nefes alıp onu içimde tutmaktan, o nefeste boğulmaktan sıkıldım. ki nefessizlikten değil nefesten boğulmaktır marifetimiz.”

  • şunu anlayamıyorum.

    manchester united 5 atar dedi bazıları, olmadı.
    2 maçta gol atamadık. sıfır çeker dedi bazıları, olmadı.
    cluj'dan braga'dan umutlandı bazıları, olmadı.
    manu'yu yendik, "çoluk çocukla geldiler" dedi bazıları.
    drogba'ya, sneijder'e "hepsi birden oynamaz" dedi bazıları, olmadı.
    schalke çakar dedi bazıları, olmadı.
    1-0 oldu, fark olur dedi bazıları, olmadı.

    malaga'yı çekip elesek ballı, psg'yi çekip elesek "e ibrahimovic" yok denilecekti.

    bu takım, şampiyonlar ligi çeyrek finalinde real madrid ile oynayacak arkadaş. real orada 4 tane atsa ne farkeder? sen dün adı sanı duyulmayan takıma karşı, (maalesef o teknik direktörünün sayesinde) son dakikalarda 8 defans, 1 salih, 1 kuyt taktiğiyle kıçından solurken, biz bugün "real madrid'i eleyebiliriz lan belki" gibi bir histeyiz.

    işte bu hisleri, alışkanlıkları, insana kazandıran şeydir "galatasaray"..

  • kek için kullanacağınız malzemelerin mutlaka oda ısısında olması gerekir. buzdolabından yeni çıkarılmış yumurta, süt, yoğurt vs. kullanmayın.

    yumurta ve şekerin mümkün olduğunca çırpılması gerekir, köpük gibi olana kadar ve çırpma işleminden sonra mutlaka önce sıvı malzemeleri ekleyin.

    un, kabartma tozu ve vanilyayı birlikte mutlaka eleyin.

    kekin içine eğer fındık, üzüm, ceviz vs şeklinde katı şeyler ekleyecekseniz mümkün olduğunca küçük parçalar halinde olsun. örneğin damla çikolatası ekleyecekseniz çikolataları bir miktar una bulayıp öyle kekin içine atın ve çok karıştırmadan, kaşıkla bir iki tur karistirin.

    hazırladığınız keki fazla bekletmeyin.

    fırına koyduğunuz kekin, fırının kapağının ilk 20 dk açilmaması gerektiğini zannediyorum biliyorsunuzdur. en iyi kek pişirme derecesi 180dir. keki 180 derecede 20 dk kabarttıktan sonra, fırının derecesini 160 dereceye ayarlayıp pişirmeye bi 20-30 dk daha devam ederseniz, kekinizin içi çok daha iyi pişecektir.

    hemen hemen verdiğim tavsiyeler kabarmış güzel bir kek için püf noktalardır, dilerim işinize yarar.

  • "dünyadaki en başarılı askeri harekatlardan biri avusturya-prusya savaşı sırasında liechtenstein'ın yaptığıdır. kimseyi öldürmedikleri gibi, 80 kişi yolladıkları ordu 81 kişi olarak geri dönmüştür. bunun sebebi de savaş sırasında karşı taraftan bir kişi ile arkadaş olmalarıdır."

    öldüm lan allahsızlar ahhahahaha

  • ancak gerizekalıların kurşunlanma olayına bağlayabileceği tshirttür. en fazla hande yener'in balondun söndün gibi bir şarkısı vardı ona bağlayabilirsiniz bak ama kurşunlanma olayına bağlamak için tekrar söylüyorum ağır gerizekalı olmanız yada sürekli kendinize mağduriyet aramanız gerekmekte.
    tahrike ve ağlamaya yer arayan taraftar yine iş başında anlaşılan, yine bir gün kendilerine mağduriyet çıkarıyor.

    ciddi olmak gerekirse tshirt fenerbahçe'nin 5 yıldızlı tshirtüne gönderme yapıyor, verilmek istenen mesaj sizin 5 yıldızınız balondan ibaret ve galatasaray tek tek söndürüyor. ama siz ağlamaya devam edin tabiki yinede anlayacağınızı sanmıyorum.

    edit: bak hala iğneyi kurşun olarak gören öküzler var.

  • karadağ'ın küçük ve şirin tatil beldesi. genelikle hırvatistan'ın yakın tatil merkezi dubrovnik ile kombine bir tatil turu için tercih ediliyor. budva'ya thy'nin direk uçuşu olan podgorica'dan karayoluyla ulaşım mümkün. karadağ henüz ab üyesi değil, bizim gibi aday ülke konumundalar. ancak 2004'ten beri euro kullanıyorlarmış. etrafta banka şubeleri var ancak çok fazla exchange office yok. eğer kredi kartı imkanınız yoksa üzerinizde nakit euro bulundurmanız iyi olur.

    budva'nın merkezinden gezilecek ve denize girilecek yakın yerlere taksi veya 1.5 euro'ya otobüs var. taksimetre var ama taksilerle pazarlık yaparsanız daha ucuza geliyor. araba kiraları ise günlük 40 euro'dan (+5 euro kasko) başlıyor.

    öncelikle budva, türkiye trafiğine alışık olanlar için adeta bir cennet; bir kere ana arterler hariç trafik ışığı yok, çünkü ihtiyaç da yok. herkes birbirine yol veriyor ve geçiş üstünlüğüne harfiyen uyuyor. hız limitlerini asla aşmıyorlar ve kimse kimseye ters ters bakıp her fırsatta kornaya abanmıyor. elbette medeni ülkelerin ekseriyetinde olduğu gibi yaya olarak yola adımınızı attığınızda arabalar zınk diye durup yol veriyor. bir türk olarak çok mahcup hissettim araçları durdurup karşıya geçerken, hatta yol veren sürücü teyzenin biri eliyle geçsene neden bekliyorsun diye işaret bile etti. ah be teyze anın tadını çıkarıyorum diyemedim elbette.

    yakınlardaki görülecek yerlerden birisi olan sveti stefan'a her on dakikada bir otobüs bulabilirsiniz, rivayete göre brad pitt ve angelina jolie buradaki yarımadada evlenmişler. ancak dar bir köprüyle ulaşılan yarımadaya oradaki otel müşterileri haricinde girilmesine izin vermiyorlar. dolayısıyla en fazla civarındaki plajlarda denize girebilirsiniz. ancak plajlarda şezlong ve şemsiye 15-45 euro arasında değişmekle beraber bizim halk plajlarından halliceler. denizi ise budva'nın genelinde olduğu gibi birden derinleşiyor, zemin kayalık ve su pis. benim girdiğim yerlerde deniz suyu bildiğin benzin kokuyordu. temiz bir deniz istiyorsanız merkezin dışındaki tenha koyları keşfetmeniz daha mantıklı olacaktır.

    bir başka görülecek yer olan kotor körfezine ise 20 euro'ya taksiyle ulaşılabiliyor. ancak burası da ıvır zıvır satan küçük dükkanlar ve kafelerin bulunduğu bir kale içi (old town) ve küçük bir marinadan ibaret. etrafı dağlarla çevrili ve çok içte kalan bir körfez olduğu için esinti yok ve insan bunalıyor. görecek zamanınız kalmazsa çok büyük bir kayıp olmaz bence.

    budva, sırplar ve ucuzcu ruslar'dan sonra maalesef türkler tarafından da keşfedilmiş durumda, sokaklarda "lan lan karıya bak" diye yanındakini dürten yurdum öküzlerine rastlayabiliyorsunuz. gerçi bizim abazalar da haklı, metrekareye iki tane güzel kız/yakışıklı çocuk düşüyor. hatta budva'nın turist kızları o kadar meşhur olmuş ki hemen her dükkanda onlara özel tişörtler gördüm.

    budva genellikle gençler için eğlenceli bir yer. etrafta bolca tarihi mekan, müze, kültür turu, kitapçı vb arayan orta yaşlı sakin turistler için keyifsiz olabilir. ama içki sudan ucuz olsun, club ve barları bol olsun, yazlık sevgili bulma imkanı olsun, her köşeden manken gibi hatunlar/çocuklar çıksın diyen disko disko partizani tipler için şahane bir yer. hele de ingilizce, sırpça veya rusça biliyorsanız çok rahat edersiniz. club'ların önünde birbirinden seksi hatunlar ellerinde menülerle müşteri topluyorlar. ancak önce bir tam tur yapıp ondan sonra mekan seçmenizi tavsiye ederim.

    sahildeki mekanlarda eğlence gece saat birde birden bitiyor, sonrasında zil çalıp okul kapanmış gibi mekanlardan dağılan sarhoş teen-ager'ların sağda solda kustuğunu görmek mümkün. budvalı arkadaşım, buranın yerlilerinin aşırı gürültüden çok şikayetçi olduklarını o yüzden mekanların gece birde programlarını bitirdiklerini söyledi. hakikaten sahilde birbirine bitişik mekanlardaki müzik gürültüsü adeta bir kakafoni halindeydi.

    yeme içmeye gelince. öncelikle ilk dikkat çeken şey kasabanın üzerine sinmiş ağır ve yağlı bir ızgara kokusu. artık her ne yağı kullanıyorlarsa dükkanların çoğundan berbat bir ızgara dumanı çıkıyor. her köşe başında atıştırmalık bir şeyler bulmak mümkün. 1.5 euro'ya kalın bir dilim pizzayla karın doyurabilirsiniz. ancak et ürünleri ve balık restoranları da bol. bizim döner buralarda da meşhur olmuş. ancak bizdeki lezzetin yanından bile geçmiyor elbette. lavaş ekmeğin içinde patates, domates, yeşillik ve ıvır zıvırla doldurup 3 euro'ya veriyorlar. domuz etiyle probleminiz yoksa seçenekleriniz çok daha fazla oluyor.

    bir restorana oturalım derseniz mutlaka deniz ürünlerini denemelisiniz. fiyatları euro olmasına rağmen bizden çok daha uygun. ancak çorbalar ve salataları gerçekten sınıfta kalıyor. salatadan domates, salatalık söğüşü anlıyor çoğu garson. kalamar için getirdiği zeytinyağlı, limonlu sosu ben salataya boca edince adamın gözleri büyüdü resmen.

    budva'nın en harika yanı ise içkilerin sudan ucuz olması. hele de bir biraseverseniz, envai çeşit birayı 1.5-2 euro'dan başlayan fiyatlara bumanız mümkün. marketlerdeki içki raflarına bakınca gözüm döndü resmen ve "pek sayın" siyasi iktidarımızın kendi vatandaşlarını vergi adı altında nasıl soyduğuna bir kere daha şahit oldum. 15 euro'ya bir şişe jagermeister alabiliyorsunuz örneğin.

    eğer apartta kalıyorsanız, marketlerden alışveriş yapmanız çok daha ekonomik olacaktır. hemen postanenin karşısında büyük bir alışveriş merkezi var. burada büyük bir market bulabilirsiniz. ayrıca onun hemen arka sokağında sebze ve balık pazarı ile daha da büyük bir halk market bulabilirsiniz. bir kilo biftek 18-20 liraya geliyor. tekstil ve ayakkabı gibi ürünler kur farkından dolayı bizdekinden daha pahalı, ancak kozmetik, gıda ve içki bizden çok daha ekonomik.

    booking.com gibi yerlerden rezervasyon yaptırdıysanız mutlaka kalacağınız yeri de arayıp teyit edin, ancak hiç rezervasyon yapmadan çantanızı alıp gelseniz de açıkta kalmazsınız, her tarafta otel ve apart ilanları var. sonuçta bir hafta yiyip içelim, gündüz plajda gece barlarda takılalım diyorsanız budva size uygun bir yer. ama küçük bir yer olduğu için bir süre sonra sıkıcı olmaya başlıyor söyleyeyim.

  • 7 şubat 2016 beşiktaş gaziantep maçında beck sağ bekten sağ açıktaki sosa'nın önüne salıyor topu, sosa'dan orta yapmasını bekliyorum. bakıyorum içeride yine "ben en iyi yerde dururum ağa" diyen mario gomez. sosa beni şaşırtarak topu yerden gomez'in önüne salıyor, bakıyorum gaziantep defansı geride. top mario'nun ayağına doğru tıngır mıngır ilerliyor.

    işte bu noktada beşiktaş'la yıllardır yaşamadığım bir şeyi yaşıyorum. direğe mi vurur, kalecinin üzerine mi vurur, dışarı mı vurur ne yapar acaba düşünceleri yok aklımda. aklımdan geçen tek şey "gol ya bu..." bu kadar. mario tabiri caizse zbam diye atıyor golü, dur kontrol edeyim oradan döneyim bu tarafa bakayım yok, geldiği gibi gömüyor. sevinmiyorum bile zira orada mario var, pozisyonun sürprizi kaçmış. adamsın lan diyorum sadece.

    adamsın lan.

  • türk ordusu rusya ordusu'ndan güçlüdür şeklinde zırvalıklarla elestirilebilen bölgesel güç.

    bir de demiş yeni doktrin falan.

    doktrin dediği de sadece zayıf ordu ve militanlara karşı etkili olabilecek olan sihalar.

    nükleer silahın yok, kendi üretimin uçağın tankın yok, bir aydan uzun sürecek topyekün savaşı kaldırabilecek petrolün yok ama rusya ordusundan güçlüsün.

    yaramıyorsa içmeyin...

    edit: rusya ukrayna savaşı gösterdi ki rusya ordusu tam bir fıs. nükleer gücümüz yok, petrolümüz yok ama savunma savaşında rusya'yı her türlü yeneriz.

  • ufkunuzu iki katına çıkarmayabilir ama cebinizdeki parayı katlayabileceğiniz bir şey hakkında bilgi vermek isterim.

    (bkz: kredi kartı aidatı)

    bilindiği üzere çoğu banka kredi kartı aidatı adı altında 50 ila 250 tl arasında yıllık para kesiyor ve siz iadesini talep etseniz bile size bir yasa maddesiyle cevap vererek iadesini alamayacağınızı söylüyor. şimdi size bunu nasıl 2-3 gün içinde iade alabileceğinizi aktaracağım.

    öncelikle ücret kesildikten sonra bankanıza bunun tarafınıza iade edilmesiyle ilgili olarak talep açıyorsunuz ve size yazılı olarak dönüş yapılması gerektiğini iletiyorsunuz. cevabın gelmesini bekliyorsunuz. görsel

    ardından e-devlet'e giriş yapıp arama kısmına hakem yazıp altta çıkan `türkiye bankalar birliği bireysel müşteri hakem heyeti` ni seçiyorsunuz. burada dikkat edin tüketici hakem heyetini seçmeyeceksiniz ! görsel

    bu kısma girdikten sonra kurallar ve şartlar falan var. isteyen uzun uzun okuyabilir. buralara devam diyerek ilerleyeceksiniz ve sağda yeni başvuru tuşuna basacaksınız.

    burada da bazı bilgilendirme yazıları ve kuralları var. okuyup, kabul edip devam edeceksiniz. ardından karşınıza bir form çıkacak. burada ilgili alanları doldurup iletişim tercihine e-posta seçip ilerleyeceksiniz.

    sonrasında söz konusu bankanızı listeden seçeceksiniz.

    bankaya başvuru tarihine ==> bankaya iade talebinizi ne zaman yaptıysanız onu seçip

    konu işlemin meydana geldiği tarihe ==> kredi kartı ekstrenizde bu ücretin hangi tarihte kesildiyse o tarihi seçip

    özet kısmına talebinizi dile getireceksiniz. buraya kısaca şu şu tarihte kartımdan kesilen şu tutarlı kart ücretinin iadesini talep ediyorum gibi yazabilirsiniz.

    altta ilgili bankadan cevap aldınız mı kısmı var burayı evet işaretleyip devam edeceksiniz.

    sonraki sayfada sizden banka cevabınızı isteyecek. bankadan aldığınız cevap maille geldiğinden mailde o ilgili cevap mailini pdf'e çevirip bu kısımdan yüklemelisiniz. en son bu işlemi de yaptıktan sonra başvuruyu tamamlayabilirsiniz.

    2-3 gün sonra heyet dosyanızı inceleyecek ve karara bağlayacaktır. görsel

    ve mutlu son görsel

  • beşiktaşlıyım ama galatasaray'ı destekledim.

    yapmayın şöyle boru falan. büyük bir heyecanla takip ettim maçı. galibiyete de çok sevindim. ama siz böyle yapınca tiksinti geliyor.

  • eleman terör saldırısına uğrayan kendi ülkesini destekledi diye gözaltına almışlar eğer doğruysa. yüzlerce vatandaşı teröristler tarafından öldürülmüşken ne yapmasını bekliyordunuz. her hareketinizle bizi dünyaya rezil ediyorsunuz. her şeyiniz oy için.

  • bir gs'li olarak bu akşam yaptıklarını haklı bulduğum futbolcu. kendini ve takım arkadaşlarını çok temiz savundu. 1 vs 30000 yapacak kadar yürekliymiş, helal olsun.