hesabın var mı? giriş yap

  • soyu tükenmiş bir homo türündendir ve homo sapiens'e en çok benzeyen tür olduğu için homo sapienslerin atası olduğu kabul edilir.
    araştırmalara göre 1.9 milyon-250 bin yıl öncesi arasında yaşamıştır. kalıntılara göre kol ve bacakları uzundur ve bu homo sapiens gibi dik yürüdüğüne kanıttır. ismi de latince "dik insan"dır.

  • emrah serbes, son hafriyat'ında, behzat'ın sorgusunu yapan mülkiye müfettişine betty der. buyrun betty'nin ağzından behzat ç.:

    "askeri lisedeyken yüzbaşına fiili saldırı. askeri okuldan atılmışsınız. siciliniz emniyete sizden önce gelmiş. herhangi bir okuldan disiplin suçuyla atılanlar polis akademisine giremez. ama babanız emekli albay olduğundan araya hatırlı kişileri sokmuş. kayıt dosyanıza ufak bir 'sakıncalıdır' notu düşüp akademiye girişinizi yapmışlar. öğrenciliğinizde ve mesleğe başladıktan sonraki ilk on senenizde fazla göze batan bir durumunuz olmamış.

    sene 95. zamanın ankara emniyet müdürü yanınıza gelip 'iyi misin?' diye sormuş. 'saçma sapan konuşma' demişsiniz.
    savunmanız 'o sorudan nefret ederim.'
    hatırlı kişiler araya girmiş, 2 yıl kıdem tenzili, 2 maaş kesinti, olay kapanmış.

    aynı sene ekip aracında alkol alırken yakalanmışsınız.
    savunmanız 'karımdan yeni boşandım.'
    yine hatırlı kişiler araya girmiş,kınama cezası, yarım maaş kesinti, olay kapanmış.

    sene 96. dördüncü sınıf emniyet müdürüne fiili saldırı.
    savunmanız, 'terbiyesizlik yaptı.'
    yine hatırlı kişiler, 1 yıl kıdem tenzili, 2 maaş kesinti, olay kapanmış.

    sene 97. asayiş şube müdürüne sözlü saldırı. parantez içinde okuyorum 'çok konuşma lan' demişsiniz.
    savunmanız ' işime karıştı.'
    kınama cezası, 2 yıl kıdem tenzili, müdürlere gıcığınız var herhalde?

    sene 98. hizmet içi eğitim kapsamında, başkomiserler arasında yapılan bir ankette, 'polis olmasaydınız ne olurdunuz' sorusuna verdiğiniz yanıt: 'katil olurdum.'
    savunmanız, 'hayatımda böyle saçma sapan anket görmedim.'
    kınama cezası, 2 yıl kıdem tenzili.

    sene 99.yılbaşı gecesi bir vatandaşın işaret parmağını kırmışsınız.
    savunmanız, 'meskun mahalde ateş edecekmiş gibi bakıyordu.

    sene 2000. gençlerbirliği idari menajerine silah çekmişsiniz.
    savunmanız, 'kapıları vaktinde açtırmadı, vatandaş dışarda kaldı.'

    ve daha bir sürü sayamadığım şey. bunlar ilk gözüme çarpanlar. görev yerini terk etme ve rüşvet alma dışında, disiplin yönetmeliğindeki hemen hemen bütün suçları işlemişsiniz. 22 yılda 213 soruşturma. toplamda 16 kıdem tenzili, 22 maaş kesinti, 10 kınama cezası, 7 sefer açığa alınma. 161 yıllık polis teşkilatının yetiştirdiği sicili en kabarık başkomisersiniz. meslek hayatınız, polis koleji öğrencilerine kötü örnek olarak okutulabilir. ve şimdi susma hakkınızı kullanıyorsunuz."

  • sinir yatıştırıcı program.

    ahmet çakar : kennedy'nin karısının adı ne ? bilir misin sinan?

    sinan engin : evet hocam biliyoruz, bilmem ne kennedy işte.

  • basketbol, 12 kişilik takımların 5 kişisinin sahada olduğu, 10'ar dakikalık 4 çeyrek halinde oynanan, genelde obradoviç'in takımının kazandığı bir oyundur.

  • daha önce yazılmışı var mı diye baktım. detaylıca yazılmışı var ama ben kısaca söyleyip gidiciğim.
    bilinçaltının gerçekle hayali ayırt edememesi.
    hemen bi örnek.
    biriyle tartıştınız. kavga ettiniz. sakinleştiniz eve gittiniz. yattınız. mevzu hemen zihnizide belirdi. keşke bunu da deseydim, bak o öyle deyince ben de böyle deseydim ne biçim göt olurdu, bunu da söyleseydim, niye o an aklıma gelmedi hay kafama zıçayım dediniz. kendinize hayıflanarak ve kızarak uykuya daldınız. sabah da mal gibi uyandınız.
    işte konu burda devreye giriyo. mal gibi uyanmanıza gerek yoktu aslında.
    eve gittiniz, yatağa yattınız, mevzu aklınıza geldi. keşke bunu da söyleseydim demiyosunuz. o kişiyi zihnizde karşınıza alıyosunuz. kavga ettiğiniz ana gidiyosunuz ve o tartışma anında aklınıza gelmeyen ne varsa bir bir sıralıyorsunuz, küfürler, hazırcevaplı cümlelerden tut efendime söyleyeyim yumruk bile attınıız ona, kafasını duvardan duvara çarptınız allaaah ortam tarantino filmine döndü. kan, toz, duman, aşk, seks, uyuşturucu., kılıç, satır, silah...
    içinizde ne var ne yok sözle döktünüz, yetmedi bi de sille tokat dövdünüz. dayak kısmı şart değil ben biraz vahşiyim. o kısım sizin hayal gücünüze kalmış.
    :p
    rahatlayıp uyuyun.
    bilinçaltı bunu gerçekten yaptınığınza inandı. ertesi gün o kişiye karşı içinizde dirhem kadar öfke olmadan uyanmanız olası. beyni bi bilgisayar gibi ele alırsak, o kişiyle ilgili kayıtlı olan negatif içerikli anının çıktısını alıp, dosyayı silmiş oluyorsunuz.
    bu spesifik bi örnekti ve basit.
    bilinçaltına, hayal gücününün kuvveti dahilinde hükmetmeyi öğrenebilirsek, daha dengeli bi ruh haline sahip olabilmek mümkün.
    bugünkü sıkkınlıklarımız, hayatımızdaki insanlar, onlara olan davranışlarımız, olaylara verdiğimiz tepkiler, gördüğümüz rüyalar...vs. bilinçaltımızın yansımaları.
    çocukken şahit olduğumuz bi mevzu, bugünkü davranışlarımızı etkiliyor çünkü bilinçaltı unutmuyor. muazzam bi data.
    belki bi gün daha detaylı yazarım ama şimdi o muazzam datanın içinde kaybolucam. gitmem gereken bi kumsal, gömmem gereken bi kaç ceset ve affetmem gereken bi kaç tane ben var.

  • 7 numara doneminin ogrenci evini, gecim sorunlarini, universiteli cogunlugun dertlerini ve sevinclerini, gelecek hayallerini tebessum ettirerek anlatan donem dizisidir. guldurmek gibi bir derdi olmamistir ama espriler yayinlandigi donem icin incedir.
    gunumuz dizilerindeki gibi bagirarak konusan abartili oyunculuklar yoktur. oyuncular nisana gider gibi giyinip suslenmemistir. ozetle hayatın kendisi gibidir. dizi bu yuzden sevilmistir.

  • “doğurmak istemeyebilirdim. bu beni daha az kadın yapmazdı. anne olmak istemeyen kadınları daha az kadın yapmıyor. anneliğin kutsanmasından çok rahatsız oluyorum. bunun da kadınlara bir baskının yolu olduğunu düşünüyorum. dünyada herhangi bir canlıya karşılıksız emek veren herkes benim için annedir."

    bence çok ince düşünceli ve güzel bir annesin. her konuda mütevazi duruşun takdire şayan.

  • sayın suserler öncelikle aramaya inanmama rağmen bu başlığı açmamın sebebi (bkz: trafik kazası geçirmiş sözlükçüler) başlığından farklı olarak bu başlıkta yaşadığım kazanın şeklinden çok yaşadığım tecrübeyi paylaşmak istememdir.

    birkaç gün önce, bize (eşimle) yeşil yanması sonucunda normal şekilde en fazla 40-50 km hızla giderken (o caddedeki limit 70 km/s) bir anda ne olduğunu anlamadan solumda bir beyazlık hissetmemle soldaki perde ve yan hava yastıklarımın açılması bir oldu. kaza geçirdiğimizi ancak 1 saniye sonra sürüklenirken anladık. daha sonra zeminin de yağmur sebebiyle ıslak olmasından dolayı 24 m sürüklenerek (trafik kaza raporunda o kadar ölçülmüş) durakta yolcu indiren koca bir otobüse ve metal aydınlatma direğine öncekinden daha şiddetli şekilde çarptık ve tabii ki o sırada sağ tarafın perde ve yan hava yastıkları çoktan açılmıştı. emniyet kemerimizi her zaman takmamız, hız limitini aşmamamız nedeniyle tamamen aracın sağladığı güvenlik sebebiyle birkaç önemsiz morluk ve kas ağrısıyla kazayı atlatabildik. kaza raporunda karşı tarafın kırmızı ışıkta geçtiği ve %100 suçlu olduğu belirlendi.

    gelelim tecrübe kısmına,

    1) öncelikle kesinlikle ben bilmem kaç yıllık sürücüyüm mottonuza güvenmeyin, 15 yıllık sürücü olmama rağmen frene dahi basamadım. tüm kurallara uymama rağmen kurtulamadım kazadan!

    2) toplam kaza süresi 2-3 saniye olduğu için “ben olsam şöyle yapardım, ah be abi şunu da mı yapamadın” gibi bir düşünceye kapılmayın.

    3) hava yastıkları açılırken etrafa yoğun bir ısı yayıyor (ekzotermik bir tepkime, kimya hocam sağ olsun) ve ortalık toz duman oluyor, üstüne bir de çıkan sesten dolayı araçta yangın çıktı diye düşünüyorsunuz o an. ancak bu sadece hava –yastığının normal çalışma prosedürüymüş, bunu sonradan idrak ediyorsunuz.

    4) hemen ambulans sizi alıyor ve röntgen, kan-idrar tahlili, ultrason vs gibi birçok tetkikten geçirilerek 4-5 saat müşahede altında tutuluyorsunuz.

    5) perde hava yastıklarını bir kez daha vurgulamak isterim çünkü çarpma sırasında hem eşimin başını vurmasını (kemerin de katkısıyla) engelledi hem de patlayan camın bizlere o hızla sıçramasını önlemiş oldu. dolayısı ile 4 hava yastığı (sürücü, yolcu ve yanlar) kesinlikle yan darbelerde yeterli değil, bunu maalesef uygulamalı şekilde öğrenmiş oldum ve şükrettim.

    toparlayacak olursam kesinlikle bu kaza bana perde hava yastığı olmayan bir araç almamam gerektiğini öğretti, tecrübeli olmanızın kaza anında işe yaramayabileceğini gösterdi ve tabii ki bir klişe olarak hayatın ne kadar pamuk ipliğine bağlı olduğunu hatırlattı. umarım bu bilgiler işinize yarar. sağlıklı günler efenim.

  • bugün kendisi ile mahallemde karşılaştım. önce bir an inanamadım karşımda görünce meğer bir dizi çekiyorlarmış şimdi adını söyleyip spoiler vermeyeyim fakat yabancı bir yapım. kendisi bizi gördü selam verdi, muhabbet etti. inanılmaz mutlu oldum. yanımda oğlumu da sevdi. harika bir insan ne kadar da mütevazı diye geçirdim içimden.

    usta oyunculuğunun yanında müthiş de nezaketli biri. hakkında yanılmamışım demek. teşekkürler sevgili haluk bilginer, biz seni çok sevdik.

  • ajdar alır.

    hülya avşar’la şöyle bir diyalog yaşamış insandan bahsediyoruz.

    hülya avşar: ajdarcığım, aynaya baktığında ben popstarım diyebiliyor musun?

    ajdar: aynaya bakmaya gerek yok, size bakıyorum ve "ben popstarım galiba" diyorum...